07 Eylül 2020, 14:49 / 2366 Okuma / 0 Yorum

ARAŞTIRMA MAKALESİ
TFRS 9’A GEÇİŞİN BORSA İSTANBUL’DA İŞLEM GÖREN
BANKALARIN HİSSE SENEDİ FİYATLARINA ETKİLERİ
THE TRANSITION AFFECTS TO TFRS 9 ON STOCK PRICES OF
LISTED BANKS IN BORSA ISTANBUL
Doç. Dr. Tansel ÇETİNOĞLU
*
Serhan KARAARSLAN
**
ÖZ
Bu çalışmanın amacı, finansal durum tablolarında önemli ölçüde finansal
araç bulunduran bankalar için TFRS 9’a geçişin, hisseleri Borsa İstanbul’da
işlem gören bankaların ortalama hisse fiyatlarında yarattığı etkinin ortaya
koyulmasıdır. Bu kapsamda 2016-2018 yılları arasında çeyreklik veriler
kullanılarak geçişin halka açık 10 bankanın hisse senedi fiyatları üzerindeki
anlamlılığı test edilmiş ve sonuçlara göre TFRS 9 uygulamasının bankaların
ortalama hisse fiyatlarını açıklamada anlamlı etkisi bulunduğu sonucuna
ulaşılmıştır.
Anahtar Sözcükler: Türkiye Muhasebe / Finansal Raporlama Standartları,
Finansal Araçlar, TFRS 9, TMS 39.
ABSTRACT
The aim of this study is to determine the effect of the transition to TFRS
9 for banks that have significant financial instruments in the statements of
financial statement tables and the effect of the average share prices of the
banks whose shares are traded in Borsa Istanbul. In this context, by using
quarterly data between 2016-2018, the significance of the transition on the
stock prices of 10 public banks was tested and according to the results, it was
concluded that TFRS 9 had a significant effect on the average share prices of
banks.
Keywords: Turkish Accounting / Financial Reporting Standards, Financial
Instruments, TFRS 9, TAS 39.

GİRİŞ
Gelişen piyasalar ile hızlanan, kolaylaşan ve çoğalan sermaye hareketlerinin
de etkisiyle finansal araçların muhasebeleştirilmesi ve ölçümü için muhasebe
prensiplerinin ortaya koyulması zorunluluğu doğmuştur. Küreselleşme ile
birlikte tüm dünyada şirketlerin mali durumlarının karşılaştırılabilir olması
amacıyla ortak standartlar artan şekilde ortaya konmaktadır. Bu çerçevede,
finansal araçların ölçülmesi ve raporlanmasının daha yeknesak hale
getirilmesine yönelik olarak UMS 39 Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme
ve Ölçme 1998 yılında yayımlanmıştır. UMS/TMS 39, finansal araçlar
ile bazı finansal olmayan kalemlere ilişkin alış ve satış sözleşmelerinin,
muhasebeleştirme ve ölçülmesi ile ilgili kuralları belirlemektedir. Uluslararası
Muhasebe Standartları Kurulu, 2008 yılında yaşanan global kriz sonrası çokça
eleştiri almıştır. Finansal araçların muhasebeleştirmesine ilişkin kuralların
karmaşıklığı ve zararların ancak gerçekleştikten sonra kayıt edilmesi “UMS 39
– Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçme” standardının eleştirilmesine
neden olmuş ve nihayet eleştirileri değerlendiren Uluslararası Muhasebe
Standartları Kurulu yeni bir standardın oluşturulması için çalışmalara
başlamıştır. Çalışmalar Temmuz 2014’te tamamlanıp, 1 Ocak 2018 tarihinden
itibaren uygulanmak üzere “UFRS 9 – Finansal Araçlar” standardı yayımlanmış
olup, bu gelişmeye paralel olarak Türkiye’de de “TFRS 9 – Finansal Araçlar”
standardı aynı uygulama başlangıcı hükmü ile yayımlanmıştır. Bilindiği üzere,
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu, Uluslararası
Muhasebe Standartları Kurulu ile yaptığı anlaşma uyarınca, uluslararası
muhasebe standartlarında meydana gelen değişikliklerin Türkçe’ye çevrilerek
yayımlanması ve yürürlüğe konulmasından sorumludur. Bu anlamda
uluslararası ve yerel boyutta standartlar paralel ilerlemektedir. UFRS/TFRS
9, işletmenin gelecekteki nakit akışlarının tutarının, zamanlamasının ve
belirsizliğinin değerlendirmesi için ihtiyaca uygun ve faydalı bilgiyi sunacak
şekilde finansal varlıklara ve finansal yükümlülüklere ilişkin finansal raporlama
ilkelerini belirlemektedir (TFRS 9, paragraf 1.1). Mali piyasalarda finansal
araçların önemli bir bölümünü ellerinde bulunduran bankalar açısından söz
konusu düzenleme hayati öneme haizdir.
Uluslararası Muhasebe Standartları uygulamalarının yerel
muhasebeleştirme kalitesine olan etkileri yazında büyük ilgi görmüş ve
görmektedir. Bu çerçevede ülke örneklerine yönelik yapılan çalışmalarda
yeknesak uygulamaların yatırımcıların bilgi seviyesini arttırdığı ve mali 
tabloların daha karşılaştırılabilir hale gelmesi nedeniyle olumlu etkileri olduğu
sonuçlarına ulaşılmıştır. Finansal araçların ölçümü ve muhasebeleştirmesine
yönelik olarak önemli değişiklikler getiren ve 2018 yılı başında uygulamaya
konulan TFRS 9’un şirketler, yatırımcılar ve finansal tablolar üzerindeki
etkileri görülmeye başlamıştır.
İş modelleri ve doğaları gereği ellerinde birçok finansal araç bulundurmak
durumunda olan bankalar bu standart değişikliğinden fazlaca etkilenmesi
beklenen kuruluşlardandır. Nitekim, Avrupa Bankacılık Otoritesi ve Bankacılık
Denetleme ve Düzenleme Kurumu tarafından geçiş öncesi etki analizleri
yapılarak olası finansal etkiler konusunda finansal bilgi kullanıcılarının dikkati
çekilmiştir. Avrupa Bankacılık Otoritesi ayrıca yeni standarda geçişin nicel ve
nitel etkilerini içeren analiz raporları ile geçiş sonrası etkileri ortaya koymak
için değerlendirme raporu yayımlamıştır.
Etkilerin daha iyi anlaşılabilmesini maksadıyla bu çalışmada, TFRS 9’a
geçiş ile bu bankaların ortalama hisse senedi fiyatları arasındaki ilişki ve
bu ilişkinin yönü ile anlamlılığı araştırılmaktadır. Bu kapsamda TFRS 9
uygulamasının mali tablolarda görülen açık etkilerinin yanı sıra halka açık
bankalardaki fiyat düzeylerinin etkisinin görülmesi amacıyla uluslararası
literatürde daha önce farklı ülkelerde kullanılmış bir model Borsa İstanbul’da
hisseleri işlem gören bankalar üzerinde uygulanmıştır.
Bu çerçevede, çalışmanın birinci bölümünde bankaları etkilemesi beklenen
TFRS 9 kural değişikliklerine, ikinci bölümünde konuya ilişkin yazında
yer alan çalışmalara değinildikten sonra metodoloji açıklanmış, üçüncü
bölümde modellere ilişkin bulgular ortaya konularak, son bölümde sonuç ve
değerlendirmelere yer verilmiştir.
1. LİTERATÜR TARAMASI
Bu bölümde öncelikle bankaları etkilemesi beklenene TFRS 9 kural
değişikliklerine yer verilecek, sonrasında ise önceki yazında konunun ne
şekilde yer aldığına değinilecektir.
1.1. Bankaları İlgilendiren TFRS 9 Kural Değişiklikleri
Finansal araçların sınıflandırma, muhasebeleştirme ve ölçüm kuralları
için yeni standardın diğer işletmeler gibi banka finansal tablolarına da etkisi
olacaktır. Ancak bankalar özelinde bazı değişikliklerin, finansal tablolar
üzerinde daha fazla etki göstermesi muhtemeldir. 
Bunlardan en fazla etki göstermesi bekleneni ise gerçekleşmiş kredi
zararları modelinden beklenen kredi zararları modeline geçilmesidir. TMS
39’a göre kredi zararlarının muhasebeleştirilmesi yalnızca objektif bir kanıtın
varlığı durumunda söz konusu olabilmekte iken, TFRS 9 ile bu yükümlülük
kaldırılmaktadır. Bu durumda, standart değişikliği öncesinde kredi zararlarını
önceden belirlenmiş yüksek oranlara göre ayırmayan bankaların toplam
kredi zararlarının artması beklenmektedir. Zira henüz değer düşüklüğüne
uğramamış krediler için dahi zarar karşılığı ayrılmaktadır. Kredi kalitesine
göre finansal alacaklar için, ömür boyu (ikinci ve üçüncü aşama) veya 12
aylık beklenen kredi zararları üzerinden karşılık ayrılmaktadır. Artan karşılık
tutarına paralel olarak geçmiş yıllar kar veya zararları ile dönem net karı veya
zararı tutarlarında da değişim gözlemlenebilecektir.
Yeni standardın getirmiş olduğu bir başka değişiklik ise yeni sınıflandırma
metodolojisidir. TFRS 9 uyarınca finansal varlıklar, ölçümleme çeşitlerine
göre sınıflandırılmaktadır.
Bu metodoloji finansal varlıklar ve yükümlülükler için iki temel gruba
odaklanmaktadır. Bunlar (Bottaro, 2017, s .78-79);
• Borçlanma araçlarının sınıflandırılma ve ölçüm süreci, bankaların
seçmiş olduğu iş modeline veya sadece ana para ve faiz ödemesi
(SAFÖ) testi sonuçları,
• Özkaynağa dayalı araçların sınıflandırılma ve ölçümü kar veya zarara
yansıtılarak yapılmaktadır. Ancak bankaların veya finansal kuruluşların
alım satım amaçlı ellerinde bulundurdukları finansal araçları, gerçeğe
uygun değer farkı diğer kapsamlı gelire yansıtılarak ölçmeyi seçmesi
durumu ise istisnaidir.
Finansal varlıkların sınıflandırılması hususunda bir başka önemli konu ise
SAFÖ testleridir. Sözleşmeye bağlı nakit akışlarının karakteristik özelliklerinin,
bankaların seçmiş olduğu iş modeline uyumunun teyit edilmesi bu test sayesinde
yapılabilmekte olup, finansal varlığın hangi grupta sınıflandırılabileceğine
karar verilmektedir. SAFÖ testi, sözleşmeye bağlı nakit akışlarının yalnızca
anapara ve faiz ödemesi için gerçekleştiğinin doğrulanması için yapılmaktadır.
Bu testi geçme koşulu olarak, faiz kaleminin paranın zaman değerine ve kredi
riskine karşılık elde edilmesi gerekmektedir. Bu sınıflandırma kararında
bankaların iş modeli de göz önünde bulundurulmaktadır. Bankaların bu ölçüm
gerekliliklerin yerine getirecek sistemleri kurmaları önem arz etmektedir. 
Finansal riskten korunma muhasebesi açısında ise standardın daha anlaşılır
ve yalın olduğu görülmektedir. Eski standardın katı kural bazlı etkinlik
testi uygulamasına devam edilmemektedir ve bankalara belirli şartların
oluşması durumunda finansal riskten korunma hükümlerinin uygulama hakkı
verilmektedir.
Yukarıda aktarılan standart değişikliklerinin, bankaların finansal durum
tabloları ve hisse fiyatları üzerinde de etkileri olması beklenmektedir.
Finansal durum tablosu üzerindeki etkilerin düzenleyici kurumların karşılık
uygulamasına ve bankacılıkla ilgili yasal düzenlemelere göre farklılık
göstermesi beklenmektedir. TFRS 9’a geçiş öncesi Türk bankacılık sisteminde
bankalar, genel karşılıkları için ertelenmiş vergi varlığı ayırmamakta iken
standarda geçiş ile birlikte ayırabilecektir.
Nispeti değişmekle birlikte Türkiye’de faaliyette bulunan ve TFRS
9’u uygulayan bankaların finansal tablolarında beklenen bazı değişiklikler
aşağıdaki gibi sıralanabilir;
• Toplam karşılık tutarında artış,
• Ertelenmiş vergi varlığı tutarında artış,
• Geçmiş yıllar kar veya zararı ile dönem karı veya zararında artış.
• Finansal varlıkların yeni sınıflandırma kurallarına göre yeniden
sınıflandırılması.
1.2. UFRS’ye Geçiş Etkilerine İlişkin Literatür
Bankacılık tüm ekonomilerde fon arz ve talep edenler arasındaki aracılık
faaliyeti nedeniyle büyük önem arz etmektedir. Bankacılık sektörüne yapılan
yatırımlardaki artışlar ekonominin geneline benzer şekilde yansımaktadır.
Ancak bu yatırımların arttırılması doğru ve güvenilir bilgi akışının sağlanması,
şeffaf ve hesap verilebilir muhasebe uygulamalarının hayata geçirilmesiyle
mümkündür. Yatırımcıların karar alma süreçlerinde halka açık ve banka
yönetimlerince duyurulan bilgileri kullanmaktadırlar. Bu nedenle yatırımcıların
zamanında doğru ve karşılaştırılabilir bilgiye ulaşması yatırımların doğru
şekilde yapılması için önemli görülmektedir. Halka açıklanan bilgilerin önemli
bir bölümünü finansal tablolar teşkil etmektedir. UFRS uygulamaları öncesi
dünyada her yerel otoritenin kendi kuralları çerçevesinde bir muhasebeleştirme
yapısı bulunmakta, ancak bu durum finansal tabloların karşılaştırılabilirliğini
ve uluslararası yatırımların rasyonelliğini olumsuz etkilediğinden UFRS
uygulamalarını hayata geçirmektedir.
Bu amaç için daha önce UFRS uygulamamakta iken, UFRS’ye geçen
ülkelerde ortalama hisse senedi fiyatları üzerindeki etkilerin araştırıldığı
çalışmalardan yararlanılmıştır. TFRS 9’a geçiş ile bu bankaların ortalama
hisse senedi fiyatları arasındaki ilişki ve bu ilişkinin yönü ile anlamlılığı
amacıyla öncelikle temel değişkenler belirlenmiş, daha sonra konuya ilişkin
yazın taraması yapılmış ve hipotezler oluşturulmuştur.
Uluslararası alanda UFRS uygulamalarının muhasebe uygulamalarının
kalitesini arttırdığına yönelik birçok çalışma bulunmaktadır. Halka açık hisse
senetlerinin fiyatlarının en önemli belirleyicisi kamuya açıklanan finansal
tablolardır. Finansal tablolarda yer alan farklı değişkenlerin hisse fiyatlarını
açıklama gücü akademik yazında araştırma konusu olagelmiştir. Bu kapsamda
yapılan çalışmalar farklı sonuçlar ortaya koymuştur. Bazı yazarlar UFRS
uygulamalarının finansal tabloların hisse fiyatlarını açıklama gücünü arttırdığı
sonucuna ulaşmış, bir diğer grup bu etkinin azalma yönünde olduğunu öne
sürmüş bazıları ise herhangi bir ilişki bulamamıştır. Konuya ilişkin yapılan
çalışmalara ve sonuçlarına aşağıdaki tabloda yer verilmektedir.

 

2. METEDOLOJİ
TFRS 9’a geçişin finansal durum tablolarına etkilerinin araştırılması
amacıyla, Türkiye’de faaliyette bulunan halka açık bankaların bağımsız
denetim raporlarında açıkladığı bilgiler esas alınmıştır. Kapsam dahilindeki
bankaların Türkiye Bankalar Birliği’nin internet sitesinden edinilen 2018
Eylül ayı verilerine göre, sektörün aktif büyüklüğünün yüzde 69’unu ve net
kredi büyüklüğünün ise yüzde 66,39’unu temsil etmesi sebebiyle, sektöre olan
etkiyi önemli ölçüde açıklayabileceği düşünülmektedir. Ortalama hisse senedi
fiyatları üzerindeki etkiler için ise Türkiye’de faaliyette bulunan tüm halka
açık bankalar araştırılmakta olduğu için kapsam dışında bırakılmış banka
bulunmamaktadır. Bu kapsamda yukarıda ifade edilen çalışmalar kapsamında
aşağıda yer alan hipotezler ve denklemler oluşturulmuştur.
H1
: TFRS 9`a geçiş ile Türkiye’de faaliyette bulunan halka açık bankaların
ortalama hisse senedi fiyatları arasında anlamlı bir ilişki vardır.
H2
: Hisse başına defter değeri ile Türkiye’de faaliyette bulunan halka açık
bankaların ortalama hisse senedi fiyatları arasında anlamlı bir ilişki vardır.
H3
: Hisse başına kazanç ile Türkiye’de faaliyette bulunan halka açık
bankaların ortalama hisse senedi fiyatları arasında anlamlı bir ilişki vardır
H4
: Gayri safi yurtiçi hasıla ile Türkiye’de faaliyette bulunan halka açık
bankaların ortalama hisse senedi fiyatları arasında anlamlı bir ilişki vardır.
Araştırma kapsamında hisseleri BİST’de işlem gören söz konusu
değişkenler ve veri kaynaklarına Tablo 2’de yer verilmektedir.

Ortalama hisse senedi fiyatlarının uygulama kapsamındaki her bir banka
için değişimlerini gösteren grafik ise Grafik 1’deki gibidir. Grafikte geçiş
ile yaşanan hafif yukarı yönlü yönelmenin, sonraki dönemlerde ekonomik
bozulma sebebiyle aşağı yönlü bir seyre döndüğü gözlemlenebilmektedir.

Ampirik analizlerde veri setinin yapısına göre çeşitli yöntemler
kullanılmaktadır. Panel veri yapısında aynı kesit için belirli bir zaman
aralığında gözlemlenmektedir. Kesit ve zaman serisini birleştiren bu yapıda
özellikle gözlem sayısının artması, daha az çoklu bağlantı durumunun ortaya
çıkması ve kısa zaman serisi veya düşük kesit gözlemleri ile de analize imkân
vermesi gibi avantajları bulunmaktadır.
Panel regresyonun temel özellikleri (Gujarati, 2009, s. 652);
• Panel regresyon modelleri panel veri temel alınarak uygulanır. Panel
veri zaman içinde aynı kesit veya bireysel grup gözlemlerinden oluşur.
• Panel veri kullanımının veri kümesinin sayısını arttırması, tekrar
eden dönemlerde açıklama gücünü arttırması ve karmaşık davranışsal
konuları açıklayabilmesi gibi birçok avantajı bulunmaktadır.
• Sayılan avantajlarının yanı sıra kesit ve zaman serisi analizlerinin
sorunları olan otokorelasyon ve değişken varyans gibi sorunlar bu
modellerde de dikkat edilmesi gereken hususlardır.
• Bu sorunların giderilmesi amacıyla sabit etkiler modeli, değişken
etkiler modeli ve hata bileşenleri modeli gibi bazı tahmin teknikleri
kullanılmaktadır.
• Sabit etkiler modeli sabit terimini bir veya birden fazla bağımsız
değişken ile korele olması durumunda kullanılmaktadır. Özellikle kesit
sayısının fazla olduğu kukla değişkenler yardımıyla etkiyi ortadan
kaldırmaktadır.
• Hausman testi bu modellerden hangisinin kullanılacağına ilişkin karar
verilmesini sağlamaktadır.
• Araştırmalarda sıkça kullanılan panel modeller her ne kadar birçok
avantajı beraberinde getirse de her duruma uygun düşmeyebilmektedir.
Bu durumda her durum için pratik yargıların kullanılması gerekmektedir
olarak sıralanabilmektedir.
Model tahmininin yapılması aşamasında katsayılar, sabit terim ve hata
terimi ile ilgili bazı varsayımlar bulunmaktadır. Aşağıdaki varsayımlara göre
farklı modeller oluşturulabilmektedir (Hsiao, 2003: s. 11-12):
• Eğim katsayıları değişmezken, sabit terim birimlere göre değişmektedir
• Eğim katsayıları değişmezken, sabit terim birimlere ve zamana göre
değişmektedir,
• Bütün katsayılar birimlere göre değişmektedir,
• Bütün katsayılar birimlere ve zamana göre değişmektedir
Bu varsayımlara göre modeller, katsayıların sabit veya rassal
olması varsayımına göre, daha ileri düzeyde detaylandırılabilir. Eğimin
değişmediği ve sabit terimin değiştiği modeller, panel verinin analizinde
sıklıkla kullanılmaktadır. Çünkü parametrelerin bütün birimlerde ve bütün
zamanlarda ortak değerler aldığı varsayımına, basit ama mantıklı alternatifler
sunulmaktadır (Hsiao, 2003, : 12).
Uygun regresyon yöntemine karar vermeden önce, bağımsız değişkenlerin
içsel olup olmadığının tespiti de önem arz etmektedir. Panel veri analizinde
Hausman testi sabit etkiler modeli veya rassal etkiler modeli arasında seçim
yapılmasını sağlamakta olup, H0 hipotezi tercih edilen modelin rastgele
etkiler olduğu; alternatif hipotez ise modelin sabit etkiler olduğudur.
Çalışmada ortalama hisse fiyatlarındaki değişimi araştırılırken, Umoren, A.
O., ve Enang, E. R. (2015)’de kullanılan model ve değişkenler temel alınmış
ancak veri seti dönemindeki ekonomik koşullar dikkate alınarak GSYİH
modele eklenmiştir. Belirlenen hipotezler ve yazında yer alan çalışmalar esas
alınarak aşağıda yer alan denklem oluşturulmuştur.
Çalışmada kullanılan özet istatistiklere Tablo 3’te yer verilmektedir. Söz
konusu veriler incelendiğinde, her bir değişken için toplam gözlem sayısı
120’dir. OF değişkeninin ortalaması 5,29 olarak gerçekleşirken bu oran
sırasıyla HBD, HBK ve GSYİH için 2,67, 0,22 ve 4,51 olarak gerçekleşmiştir.
Değişkenlerin standart sapmaları incelendiğinde OF 2,80, HBD 5,81, HBK
0,54 ve GSYİH 3,65 değerlerini almıştır. GSYİH inceleme döneminde -2,98
ile 11,49 arasında değişen değerler alırken OF için aralık 1,07 ile 13,97 olarak
gerçekleşmiştir.

Değişkenler arasındaki etkileşimi gösteren korelasyon matris Tablo 4’te yer
almaktadır. Bağımlı değişken ile bağımsız değişkenler arasındaki korelasyon
incelendiğinde, HBK %46 ile en yüksek değeri alırken onu %43 ile HBD ve
%18 ile GSYİH takip etmektedir. Bunun yanı sıra HBD ile HBK arasında
%91 düzeyinde olurken bu iki değişkenin GSYİH ile korelasyonu -0,01’dir.

3. BULGULAR
Uygulamada STATA (v.15.0) paket programı kullanılmış olup, özet
sonuçlara Tablo 6’da yer yer verilmektedir. Modelin seçiminde sabit veya
rassal etkiler modellerinden hangisinin kullanılacağının tespiti amacıyla
Hausman testi uygulanmış, çıkan sonucun 0,05’den büyük olması nedeniyle
rassal etkiler modeli tercih edilmiştir. 

http://www.karaarslanmuhasebe.com/uploads/haberler/makale002.JPG

F testi denklemdeki tüm değişkenlerin katsayılarının sıfırdan farklı olup
olmadığını yani bağımsız değişkenlerin bağımlı değişkenler üzerindeki
etkisini test etmektedir. 120 gözlem sayısına dayanan analiz sonuçlara
göre Chi2
 0,05’den küçük bulunmuştur. Bu sonuç tüm katsayıların sıfırdan
farklı olduğunu göstermektedir (F testi). R2
 ise 0,263 bulunmuş olup, bu
sonuçta modelin ortalama hisse senedi fiyatlarındaki değişimin %26,3’ünü
açıklamakta olduğunu göstermektedir. Uygulamaya dahil edilen değişkenler
incelendiğinde hisse fiyatları üzerinde;
• HBK’nın ortalama hisse senedi fiyatları üzerinde TFRS 9 öncesi ve
sonrası dönemde istatistiki olarak anlamlı olmayan pozitif etkisinin
bulunduğu,
• HBD’nin ortalama hisse senedi fiyatları üzerinde TFRS 9 öncesi pozitif
anlamlı bir etkisi olduğu ancak bu etkinin TFRS 9 sonrası dönemde
negatife döndüğü, her iki dönemde ilişiklerin istatistiki olarak anlamlı
olduğu,
• TFRS 9 değişkeninin hisse senedi fiyatları üzerinde istatistiki olarak
anlamlı pozitif etkisi bulunduğu,
• GSYİH’nın hisse senedi fiyatları üzerinde istatistiki olarak anlamlı
pozitif etkisi bulunduğu
sonuçlarına ulaşılmaktadır.
Söz konusu etkiler analiz edildiğinde HBK’nın iki dönem arasında etkisinin
hemen hemen aynı düzeyde kaldığı görülürken, HBD’nın istatistiki olarak
anlamlı etkisinin terse döndüğü izlenmiştir. Bu durumun ekonomideki genel
durumdan kaynaklanabileceği düşünülmektedir. Özellikle TFRS 9 sonrası
vergi etkisi nedeniyle her ne kadar defter değerinde artış meydana gelse de
zarar karşılıklarındaki artış ve ekonominin genelindeki olumsuz beklentiler
hisse fiyatlarına olumsuz yansımıştır. Bunun dışında TFRS 9 dönemini ayıran
P değişkeninin pozitif anlamlı olması uygulamanın hisse fiyatları üzerindeki
etkisini göstermektedir.
İnceleme kapsamında kullanılan veri uzunluğunun geçiş öncesi ve sonrası
için dengeli olmaması nedeniyle ilerleyen dönemde daha uzun aralıklı
bir veri seti ile yapılacak çalışmaların daha uygun sonuçlar verebileceği
düşünülmektedir.
4. SONUÇ ve TARTIŞMA
Son dönemde muhasebe standartlarında yapılan en önemli değişikliklerden
biri olan TFRS 9 uygulamasının Türkiye’de halka açık bankaların ortalama
hisse senedi fiyatlarına olan etkisinin ortaya konulması amacıyla, 10 bankanın
ve 12 dönemine ait verilerden oluşan bir rassal etki modeli oluşturulmuştur.
Model sonuçlarına göre hisse başına kazanç ortalama hisse senedi fiyatları
üzerinde TFRS 9 öncesi ve sonrası dönemde istatistiki olarak anlamlı olmayan
pozitif, hisse başına defter değeri ortalama hisse senedi fiyatları üzerinde
TFRS 9 öncesi pozitif, TFRS 9 sonrası dönemde ise negatife etkisi olduğu
görülmüştür. TFRS 9 değişkeninin hisse senedi fiyatları üzerinde istatistiki 
olarak anlamlı pozitif, GSYİH’nın hisse senedi fiyatları üzerinde istatistiki
olarak anlamlı pozitif etkisi bulunduğu sonucuna ulaşılmıştır. Söz konusu
sonuçlar daha önce yazında yer alan bazı çalışmalar ile tutarlılık arz etmektedir.
Özellikle TFRS 9’un uygulamaya geçtiği dönemde ekonominin genelinde
yaşanan dalgalanmaların hisse fiyatına olumsuz yansıması hisse başına defter
değerindeki negatif etkiyi açıklayabilecektir. Çalışmada kullanılan modelin en
önemli kısıtı olan veri döneminin kısalığı dikkate alındığında, ileriki dönemde
daha uzun veri seti ile ekonomiye ilişkin öngörülerin normalleştiği dönemde
yapılacak çalışmaların, daha etkin sonuçlar verebileceği değerlendirilmektedir.
Ayrıca TFRS uygulamalarına etkilerinin değerlendirilmesine ilişkin farklı
değişkenler dikkate alınarak yapılacak uygulamaların daha verimli sonuçlar
vereceği düşünülmektedir. Sonraki dönemlerde gözlem sayısının artması ile,
bu çalışmada yer verilmeyen kamu-özel ve yerli-yabancı sermayeli bankalar
gibi ayrımlar üzerinde yapılabilecek çalışmaların etkilerinin araştırılmasının
uygun olacağı değerlendirilmektedir.
KAYNAKÇA
Andriantomo and Yudianti, F, (2013). The Value Relevance of Accounting
Information at Indonesia Stock Exchange, Being a paper delivered at IBEA,
International Conference on Business, Economics, and Accounting, Bangkok
– Thailand, on 20 – 23 March 2013.
Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu (2018). TFRS 9 Uyarınca
Beklenen Kredi Zararı Karşılığı Hesaplamasına İlişkin Rehber. Erişim Adresi:
https://www.bddk.org.tr/ Content Bddk/ dokuman/ mevzuat_0085.pdf Erişim
Tarihi: 25.04.2019Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurumu (2019). Türk
Bankacılık Sistemi Temel Göstergeleri Aralık 2018. Erişim Adresi: http://www.
bddk.org.tr/ContentBddk/dokuman/ veri_0014_39.pdf Erişim Tarihi: 20 Nisan
2019Bartov, E., Goldberg, S. R., ve Kim, M. (2005), Comparative Value Relevance
Among German, US International Accounting Stveards: A German Stock Market
Perspective. Journal of Accounting Auditing & Finance, 20(2), 95–119.
Bottaro, F. (2017). The Transition from IAS 39 to IFRS 9: Main Impacts on
the Banking Industry (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi). Unıversıta Degli
Studi Di Padova. Padova.
Callao, S., Jarne, J., ve Lainez, J., (2007). Adoption of IFRS in Spain:
Effect on the comparability and relevance of financial reporting, Journal of
International Accounting, Auditing and Taxation, 16 (2), 148–178.
Demir, V. (2015). TFRS/UFRS Kapsamında Finansal Araçlar, (Geliştirilmiş
İkinci Basım). İstanbul: Nobel Yayınları.
Gujarati, D. N. (2009). Basic Econometrics. Tata McGraw-Hill Education.
Harris, M. S., ve Muller, K. A., (1999). The market valuation of IAS versus
US-GAAP accounting measures using Form 20-F reconciliations. Journal of
Accounting & Economics, 26(1–3), 285–312.
Horton, J., ve Serafeim, G. (2006). Market response to and the value
relevance of reconciliation adjustments from UK GAAP to IFRS GAAP: First
evidence from the UK.
Hsiao, C. (2003). Analysis of Panel Data, Second Edition. Cambridge
University Press.
Karampinis, N. ve Hevas, D, (2009). The Effect of the Mandatory
Application of IFRS on the Value Relevance of Accounting Data: Some
Evidence from Greece, European Research Studies, 12 (1), 73-100.
Lin, Z. J., ve Chen, F. (2005). Value Relevance of International Accounting
Standards Harmonization: Evidence From A-Share And B-Share Markets İn
China. Journal of International Accounting, Auditing and Taxation, 14(2),
79–103.
Miah, M.S. (2012). Value Relevance of Accounting Information and
Stock Market Vulnerability - A Study On Listed Companies in Dhaka Stock
Exchange, International Journal of Research in Commerce & Management,
3(23).
Paananen, M., (2008). The IFRS Adoption’s Effect on Accounting Quality
in Sweden. Working paper, University of Hertfordshire.
Schiebel, A. (2006). Value relevance of German GAAP and IFRS
consolidated Financial Reporting: An empirical analysis on the Frankfurt
Stock Exchange. Available: SSRN: http://ssrn.com/abstract=916103
Sultanoğlu, B. (2018). Expected Credit Loss Model by IFRS 9 and Its
Possible Early Impacts on European and Turkish Banking Sector. Muhasebe
Bilim Dünyası Dergisi, 20(3), 476-506.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (2018).
Finansal Raporlamaya İlişkin Kavramsal Çerçeve. Kamu Gözetimi, Muhasebe
ve Denetim Standartları Kurumu (2018). TMS 1 Finansal Tabloların Sunuluşu.
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (2019). TMS 32
Finansal Araçlar: Sunum. Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları
Kurumu (2016). TMS 39 Finansal Araçlar: Muhasebeleştirme ve Ölçüm. 
Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu (2019). TFRS
7 Finansal Araçlar: Açıklamalar. Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim
Standartları Kurumu (2019). TFRS 9 Finansal Araçlar. Tsalavoutas I, Andre
P ve Evans L (2012). The Transition to IFRS and the Value Relevance of
Financial Statements İn Greece, British Accounting Review, 44 (4), 262-277.
Umoren, A. O., ve Enang, E. R. (2015). IFRS Adoption and Value
Relevance of Financial Statements of Nigerian Listed Banks. International
Journal of Finance and Accounting, 4(1), 1-7.
Vijitha, P. and Nimalathasan B. (2013). Value Relevance of Accounting
Information and Share Price: A Study of Listed Manufacturing Companies İn
Sri Lanka, Merit Research Journal of Business and Management, 2(1), 001-
006.